Fikirtepe, Fikri Olan Var mı?

Yıllardır gündemde olan bir konu Fikirtepe. Bulunduğu konum itibariyle müteahhitlerin dikkatini çeken bir semt. Fikirtepe’de bulunan düzensiz yapılanmaların ortadan kaldırılması, sorunların giderilmesi ve bölgede yaşayanlar mağdur edilmeden bir çözüm üretilmesi gereği üzerinde duruldu.

Sağlıksız, düzensiz ve estetikten uzak mevcut yapılanmanın ortadan kaldırılmasına herkes destek verdi. 5393 sayılı Belediye Kanununun 73.maddesinde düzenlenmiş bulunan kentsel dönüşüm imkanı üzerinden çözüm arandı. 17.6.2010 tarih ve 5998 sayılı Kanunla Belediye Kanununun 73.maddesi yeniden düzenlendi ve Büyükşehir Belediyelerine verilen yetkiye vurgu yapıldı. Kanunda yer alan yetkiler doğrultusunda, İstanbul Kadıköy İlçesi Fikirtepe semtinde kentsel dönüşüm uygulanması konusunda tarafların katılımıyla ortak bir zeminde anlaşma sağlandı ve dönüşüm uygulamaları başladı.

Dönüşüm uygulamaları başladıktan, planlar yapılıp yürürlüğe girdikten, projeler hazırlanıp onaylandıktan sonra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, afet riskiyle mücadele kapsamında, bahse konu alanın riskli alan ilan edilmesine yönelik çalışmalar yapılmakta olması nedeniyle, her türlü plan, proje ve ruhsatlandırma çalışmalarını durdurma kararı almıştır.

Bakanlığın almış olduğu bu kararın hukuka uygunluğu tartışmaya açıktır. söyle ki;

1.6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun amacı, afet riski taşıyan alanlarda ve risk taşıyan yapılarda kamu gücü kullanılarak dönüşümün sağlanmasıdır. Fikirtepe olarak ifade edilen, Fikirtepe ve Dumlupınar mahalleleri ile Merdivenköy ve Eğitim mahallelerinin bir kısmını kapsayan kentsel dönüşüm projesi, sağlıksız yapıları ortadan kaldıran ve afet durumunu dikkate alarak yeniden yapılanmayı hedefleyen bir yenileme çalışmasıdır. Böyle bir alanda Afet Riskinin önlenmesi bağlamında Bakanlığın riskli alan edebilmesi açık ve bariz bir yetki tecavüzüdür. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 6306 sayılı Kanunun yetkilendirmiş olduğu alanın dışına çıkarak, afetle mücadele kapsamında olmayan, zaten dönüşmekte olan bir alanda bu yetkiyi kullanmıştır. Bakanlık bu konuda yetkisizdir. Kanunda olmayan bir yetkiyi kullanmaktadır. Açık yetki tecavüzü nedeniyle bu karar yok hükmündedir.

2.Riskli alan ilan edilme çalışmaları nedeniyle uygulamanın durdurulması diye bir yetki 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunda tanımlanmamıştır. Bir alanın riskli olup olmadığına ilişkin çalışmalar sonrasında Bakanlar Kurulundan “riskli alan” kararı çıkmasından sonra uygulamaların durdurulması yetkisi tanınmıştır. Bakanlık, riskli alan ilanı kararı verilmeden bu yetkiyi kullanmakla coğrafi anlamda yetki aşımında bulunmuştur. Riskli alan ilan edilmemiş bir bölgede yetki kullanılmış olması nedeniyle bu karar yok hükmündedir.

3.Bakanlık kararında ortaya konulan, uygulama bütünlüğünü sağlama gerekçesi, bir kara mizah örneğidir. İmar planlama ve uygulama konusunda yetkili yerel yönetimlerin ortaya koyduğu uygulamaların, uygulama bütünlüğüne zarar verdiğini iddia eden Bakanlık, merkezden, belli parselleri esas alarak, planlama ve projelendirme yapmakta ve bu durumun uygulama bütünlüğüne uygun olduğunu kabul etmemizi istemektedir. Uygulama bütünlüğünü esas olarak, Ankara’dan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yaptığı uygulamalar bozmaktadır.

Afet riskinin önlenmesine yönelik kentsel dönüşüm uygulamaları bu şekilde anlaşılmaya ve uygulanmaya devam edilirse, yok olmaya yüz tutmuş kent kimliği tamamen kaybedilecektir. Kentsel dönüşüm konusu ivedilikle yeniden düzenlenmelidir. Merkezi müdahalelerle yapılan dönüştürme imar planlama ve uygulama bütünlüğü bakımından çok risklidir. İstanbul’un dönüştürülmesi yerel yönetimlerin kontrolü altında yapılmalıdır. Merkezi idare genel ilkeleri belirlemeli, mali kaynak ve teknik destek sağlamalıdır.